İtirafım var Hakim Bey!

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

“Benim itirafçı olacağımı duyan diğer FETÖ sanıkları bana baskı yapmaya başladı. ‘İtirafçı olup cenneti, ahiretini kaybetme’ dediler ama ben bu yapının artık çökertilmesini istiyorum. Bunun için de bildiğim her şeyi anlatacağım” diyerek itirafçı olduğunu söyleyen Bünyan Emniyet Müdürü İrfan Soner Yiğit, FETÖ sanıklarından etkin pişmanlık yasasından faydalanmak isteyenlerden.

Yiğit’ten önce de sonra da birçok FETÖ sanığı etkin pişmanlık yasasından faydalanarak tahliye oldu. İtirafçılar sayesinde terör örgütünün yöneticileri, faaliyetleri, kumpasları, darbeye hazırlık süreci, 17-25 Aralık operasyonları, çalıntı sorular ve gelir kaynaklarıyla ilgili önemli bilgilere ulaşıldı. Fetullah Gülen’in 40 yıldır planladığı devleti ele geçirme yöntemlerini deşifre ettiler. 15 Temmuz FETÖ’cü darbe girişiminin yıl dönümünde Amerika’dan hapisteki örgüt üyelerine gelen ümit verici haberler gerçek çıkmayınca, çözülmeler arttı. Son zamanlarda görülen davalarda hız kazanan itiraflar, örgütün sonunu getireceğe benziyor.

 

 

Yeni itirafçılar kapıda

Geçen bir yıl zarfında itirafçılar sayesinde örgüt hızla çözülürken, hapisteki elemanları konuşmasın diye FETÖ de çeşitli yollar denedi. Bunların en başında, ‘dünyanı da ahiretini de yakacaksın’ tehdidi yer aldı. İtirafçılara hain gözüyle bakan örgüt elemanları, ailesini de işin içine katarak tehdit etmekten çekinmedi. İçeride umuda ihtiyaçları olan sanıklara sık sık, “Amerika’dan haber geldi, çok yakında çıkıyorsunuz” mesajlarını da göndermeyi ihmal etmezlerken, o ümitlerin bir gün tükeneceğini hesaba katamadılar. Bütün bu tehdit, şantaj ve umut pompalamak yine de çok fazla işe yaramadı. Darbe girişiminden itibaren çözülmelerin önüne geçilmedi. Aradan geçen bir sene zarfında ise sağlıklı düşünme fırsatı bulan tutuklu FETÖ’cüler, şimdilerde yeni itiraflarla geliyor. FETÖ’den tiksindiğini söyleyen itirafçılar, darbeyi lanetleyerek bütün bildiklerini anlatıyor. Ümitlerin tükendiğini ve çözülmelerin işe yaradığını gören hapisteki diğer FETÖ’cüler ise, çareyi yeni itiraflarda bulacağa benziyor.

 

 

HSYK seçimlerinde muhbirlik yaptı

“Silahlı terör örgütü üyesi olmak” suçundan 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapsi talep edilen tutuklu sanık Turhan Turunç da yeni itirafçılar arasında. Örgütle 1994 yılında staj döneminde tanıştığını söyleyen Turunç, “Kurgu soruşturmalar açmadım. Örgüt okullarında okumadım. Örgüt elemanlarının çocuklarıma isim koymasına izin vermedim. Işık evlerinde yetişmedim. Hiçbir mahrem toplantıya katılmadım. 1991’de yapılan hakimlik sınavına kendim çalıştım. FETÖ soruşturmalarında görev almadım. YARSAV’a ve hiçbir yargı derneğine üye olmadım. Örgütün yaz kampı toplantılarına bir kez katıldım” dese de onun örgüt içindeki görevi farklı. HSYK seçimleriyle ilgili bilgi toplamakla görevli olan Turunç, Bylock kullanmaya 2014 Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) seçimlerinden önce başladığını söyledi. “Dua mahiyetinde yazılar geliyordu. Gizli haberleşme ağı olduğunu bilmiyordum. Yapıyla tanıştığımda Kuran okumayı bilmezdim. Son dönemde öğrendim. Örgütün istişare toplantılarına katıldım. Bu toplantılarda dini konular, gündeme ilişkin konular konuşulur, Fetullah Gülen’in CD’leri izletilirdi” diyerek bilindik yöntemleri anlatmasının yanı sıra, aynı adliyede görev yapan 5-6 meslektaşı için oy istediğini, hakim ve savcıların kimlere oy vereceği bilgisini örgüte verdiğini belirterek asli görevini de deşifre etmiş oldu.

 

 

Emniyetle ilgili özel bir yapı

Bir itiraf da 5. duruşması yapılan İstanbul’daki “emniyet teşkilatının mahrem imamlarına” yönelik davasından geldi. Sanık öğretmen Mustafa Deniz, “Ben özgür ve bağımsız şeklide düşündüğümde bu darbeyi FETÖ’nün yaptığını düşünüyorum. Dini duygularla bilmeden bu örgüte katıldım, çok pişmanım. Bütün bildiklerimi doğru şekilde anlattım. Vatanımı seviyorum. Etkin pişmanlık yasasından faydalanmak istiyorum” ifadesinde bulunarak örgütle bağını deşifre etti. Üniversiteye hazırlık döneminde FEM Dershanelerine gittiğini, üniversiteyi kazandıktan sonra da Gülen’e ait yurtlarda kaldığını, burada terör örgütü lideri Fetullah Gülen’in videolarını izlediklerini ve kitaplarını okuduklarını anlattı. Deniz, “Adını ‘Ömer’ olarak hatırladığım abi, bana boş durmamamı ve bir vazife almamı söylüyordu. Ben de aktif olarak artık vazife alamayacağımı buna zamanımın olmadığımı söyledim. Kendisi de bana bazı arkadaşlara Kuran-ı Kerim öğretmemi söyledi ve bir şekilde beni ikna etti. Ümraniye’de bir eve gelen 15-20 polise Kuran dersi vermeye başladım. Sohbete gelen polislerin açık isimlerini bilmiyordum. Bu durum 2013 yılına kadar devam etti. 2013 yılında örgüt emniyetle ilgili özel bir yapıya büründü” dedi.

 

 

Kod adı Mahmut

Cezaevine girdiğinde etrafta konuşmamasını, MİT elemanlarının istihbarat topladığını ve konuşursa onun için kötü şeyler olacağının tembihlendiğini söyleyen Mustafa Deniz’in, herkesin çok yakında cezaevinden çıkacağına inandırıldığı da ifadeleri arasında. Bylock ve Eagle kullanımıyla ilgili de, 2014 yılında Yusuf Şimşek’in örgütün gizli haberleşme programı olan Bylock’u Apple Store’dan indirilmesini istediğini söyledi: “Ben de İphone 4 telefonuma Bylock’u indirdim. Kendime bir şifre oluşturdum ve kullanmaya başladım. Ekran açıldı. Yusuf Şimsek önce kendini ekledi. Bylock’un genel şifresini bana söyledi. Bu programa herkesi eklememi istedi. Benimde bu program aracılığıyla iki arkadaşım oldu. Program üzerinde mesajlar otomatik olarak siliniyordu, biz de bu mesajları silebiliyorduk. Bylock üzerinden genelde sohbet tarihleri kararlaştırılıyordu. Ancak daha sonra ‘Eagle’ programına geçildi. ‘WhatsApp üzerinden niçin konuşmuyoruz?’ dedim. Yusuf Şimşek de WhatsApp’tan takip edilebilecekleri nedeniyle kullanmadıklarını söyledi.”

 

 

Yusuf Şimşek’in kendisinin “abi”si olduğunu söyleyen Mustafa Deniz’in kod adı ise Mahmut. “İmamı” olduğunu söylediği polislerin de isimlerini tek tek söyleyen sanık Deniz, “Ben bu polislerin imamıydım. Yusuf benim üstümdü. Onun üstünde Cüneyt vardı. O dönemde Allah rızası için polislere bir şeyler öğretiyordum. Himmet adı altında polislerden 50 ile 300 TL arasında para toplanıyordu. Ben de yılda 5 bin TL para veriyordum. Kurban parasını da Yusuf Şimşek’e veriyorduk. Yurt dışında ya da yurt içinde kurban kestiklerini söylüyorlardı” diyerek kendisiyle ilgili olan örgüt sırlarını açıkladı.

 

 

Çocuklarını FETÖ okuluna göndermeyen FETÖ’cüler

Sinop merkezli 8 ilde, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması’nın (FETÖ/PDY) Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) ve Milli İstihbarat Teşkilatındaki (MİT) “kripto” yapılanmasına yönelik operasyonda gözaltına alındıktan sonra 11 şüpheliden 7’si, başsavcılıktaki sorgularında etkin pişmanlık hükümlerinin kendilerine anlatılması üzerine ikna olarak itiraflarda bulunmayı kabul etti.

 

 

Şüpheliler ifadelerinde örgütle öğrencilik yıllarında tanıştıklarını, mesleklerini yapma süreçlerinde ise kendilerinden sorumlu sözde imamlardan talimat aldıklarını anlattı. İtirafçıların çoğunun beyanına göre kripto yapılanmanın içinde yer alanlar talimat doğrultusunda çocuklarını FETÖ ile bağlantılı okul ve dershanelere göndermiyor, Zaman gazetesine abone olmuyor, Bank Asya’da hesap açtırmıyor, deşifre olmamak için kendilerinden sorumlu sözde imamlarla telefonla görüşme yapmayıp, tüm görüşmelerini yüz yüze gerçekleştiriyor.

 

 

Kripto olmanın yöntemleri

Bir örgütün içinde kripto olmanın da bazı bedelleri var. Hiçbir şeyi aşikar yapmayan kriptolar, kendilerinden sorumlu imamlarla toplu halde toplantı yapmayarak birebir görüşmelerde bulundukları için birbirlerinden de habersizler. Görev yaptıkları ilden başka bir kente tayinlerinin çıkması durumunda kendilerinin yeni görev yerlerindeki sözde imamlara bizzat teslim edildiğini, ondan sonraki süreçte talimatları sözde yeni imamdan aldıkları da savunmalarındaki ifadeleri arasında.

 

 

Örgütün kendilerine namaz ve oruç hakkında talimatlar verdiği bilgisini de paylaşan şüphelilerin, deşifre olmamak için aldıkları bazı tedbirler ise şöyle:

 

 

Cuma namazlarına aralıklarla gitmek
Vakit namazlarını teyemmüm edip bulundukları yerde gözleriyle kılmak
Evlerinde FETÖ elebaşı Fetullah Gülen’e ait kitaplar bulundurmamak
Evliliklerini örgüt tarafından belirlenen kadınlarla yapmak
Hendek ve Barikatlarda FETÖ itirafı

 

 

FETÖ’den gözaltına alınan Polis Özel Harekât’ta (PÖH) görevli bir komiser yardımcısının itirafları ise PKK’nın 2015 yılında Güneydoğu’da açtığı Hendek ve Barikatlara karşı Polis Özel Harekatı’n yaptığı operasyonlara ışık tutar nitelikte. Her fırsatta ülkeye ihanet eden tüm yapılarla iş birliği içinde olan FETÖ terör örgütü, PKK’ya da destek vermeye çekinmedi. Komiser yardımcısı itiraflarında FETÖ ile PKK’nın çukur-barikat operasyonları sürerken işbirliği yaptığını, örgütün PÖH içindeki üyelerine “branştan ayrılın” talimatı vererek terörle mücadeleyi zayıflatmaya çalıştığını anlattı. O dönemde 350’ye yakın PÖH üyesi ailevi nedenleri gerekçe göstererek branştan çıkmak istedi. Her şeye rağmen PKK ve FETÖ işbirliği ile yürütülen Hendek operasyonları, güvenlik güçlerinin zaferiyle sonuçlandı.

 

 

FETÖ evlerinde kalana burs

Fetullahçı Terör Örgütü’nün Hava Kuvvetleri Komutanlığındaki mahrem yapılanmasına yönelik dava kapsamında 76 “mahrem imam” ile 81 askeri personelin yargılandığı davadan da itiraflar geldi. İtirafçı olan ve etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanan tutuksuz sanık Mustafa Aykut Akyol, örgütle lise son sınıfta gittiği Maltepe Dershanesi’nde görevli öğretmenlerin yönlendirmesiyle tanıştığını söyledi. Üniversiteyi kazandıktan sonra örgüte bağlı yurtta 1 yıl kaldığını belirten Akyol, “Babamın vefatı nedeniyle maddi zorluklar yaşıyordum. Kaldığım yurdun yöneticileri bana evlerde kalıp kalamayacağımı sordu. Evlerde kalmam halinde burs sağlayabileceklerini söylediler. Ben de bu teklifi kabul ederek 1 yıl örgüte bağlı evlerde, Oğuz Umucu, Mehmet Kor ile soy isimlerini bilmediğim Selami ve Süleyman adlı kişilerle kaldım.” dedi.

 

 

Daha sonra okuldan arkadaşlarıyla ev tuttuğunu ve örgütten koptuğunu anlatan Akyol, mezuniyetten sonra Keçiören Belediyesinde çalışmaya başladığını belirtti. Belediyede çalıştığı dönemde üniversitedeki rehber öğretmeniyle karşılaşan Akyol’un bundan sonraki dönemi tehdit ve şantajlarla FETÖ’ye hizmet ettiği dönem. Akyol FETÖ için yaptıklarını şöyle anlattı:

 

 

Evini bize aç

“Rehber öğretmen, bana, cemaatle bağım olup olmadığını sordu. Bağımın olmadığını anlattım. Beni cemaat adına mühendislerle ilgilenen şahıs diye Vedat Özdemir ile tanıştırdı. Bu kişinin aracılığıyla örgüte bağlı bir mühendislik derneğine üye oldum. Dernekte mesleki konular konuşuluyor, dini sohbetler düzenleniyordu. Bu kişilerle 17-25 Aralık sürecine kadar görüştüm. Hükümet aleyhinde söylemler duyunca, 2014 yılında dernekle bağımı kestim. Bir süre sonra benimle tekrar irtibata geçtiler. Bana ‘Neden bizi bıraktın?’ diye sordular. ‘Cemaate mensup olduğun duyulursa senin de başın yanar. Bu dönemler gelir geçer, kopanlar perişan olur’ diye beni tehdit ettiler. Korku ve çaresizlikle ne istediklerini sordum. ‘Evini bize aç.’ dediler. Çaresizlikten bunu kabul ettim.

 

 

Melih kod adlı Sinan Kurt ile Muhsin kod adlı Murat Kara, bana 4 kişiyi yönlendirdi. İlk başta evime gelen şahısların kim olduğunu bilmiyordum. Daha sonra bu şahısların hava kuvvetleri personeli olduğunu öğrendim. Bu kişileri evime Sinan Kurt getirdi. Bu 4 kursiyer teğmen, 2016 sonrası bana verildi. Bu kişiler Celal Onat, Murat Gümüş, Hakan Doğan ve Orhan Kuzucu’dur. Bunlar belli periyotlarla evime geliyordu. Her şeyi Allah rızası için yaptım. Yanlış yapıldığını görünce yapıyla ilişkilerimi koparmaya çalıştım. Terör örgütü üyesi olduğumu düşünerek bu yapı içinde faaliyet göstermedim. Darbe girişimi sonrası kendim gidip anlatmak istedim ama korkudan yapamadım. Gözaltına alındıktan sonra tüm bildiklerimi samimi bir şekilde anlattım.”

 

 

 

Kaynak: Gerçek Hayat
Sevda Dursun

İtirafım var Hakim Bey!
Masal Organizasyon

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bizi Takip Edin