Orta Asya’dan Günümüze Türk Erenleri

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Medeniyetimizin manevi mimarları olan Türk Erenleri, Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi ve İstanbul Esenler Belediyesi işbirliğiyle düzenlenen ‘Orta Asya’dan Günümüze Türk Erenleri’ paneline konu oldu.

BŞEÜ Rektörü Prof. Dr. İbrahim Taş’ın başkanlığını yaptığı panele; Ahi Evran Üniversitesi’nden Prof. Dr. Ahmet Gökbel, Başkent Üniversitesi’nden Prof. Dr. Abdurrahman Güzel ve Gazi Üniversitesi’nden Prof. Dr. Hamiye Duran konuşmacı olarak katıldı.

 

Panelin açılış konuşmasını yapan Prof. Taş, 9’uncu ve 10’uncu yüzyıllarda Türklerin kitleler halinde İslamiyet’i kabul etmeleri sonrası, Oğuz Boyu’nun İran, Azerbaycan, Irak ve Suriye üzerinden gelerek, ‘gaza’ ve ‘cihat’ anlayışıyla Anadolu’yu fethederken, Anadolu’daki insanların gönüllerine giren bir fetih hareketinin de ‘bilgin’ düşünce insanları tarafından gerçekleştirildiğini söyledi ve panelde bu ‘Türk-İslam bilgini filozoflardan’ bazılarının tanıtılacağını ifade etti. Rektör Taş, uzun süredir bu konuyla ilgili bir panel düzenleme fikrinin aklında olduğunu belirterek, panelin gerçekleşmesindeki katkıları nedeniyle Esenler Belediye Başkanı Mehmet Tevfik Göksu’ya teşekkür etti.

 

Panelin ilk konuşmacısı olan Prof. Dr. Ahmet Gökbel, Ahi Evran ve Ahilik teşkilatı üzerine yaptığı konuşmada, Ahilik ve paralelinde Bacıyan-ı Rum (Anadolu Bacıları) sistemlerinin kuruluşu ve işleyişinden bahsetti. Anadolu’da esnaf ve sanayi odaları anlayışının temellerinin Ahi Evran tarafından atıldığını ifade eden Gökbel, günümüzde ‘mal ve ürünlerde garanti’ uygulamasının ilk örneğinin de yine Ahilik çatısı altında uygulandığını ifade etti. Ahilerin yalnız ticari faaliyetleriyle değil, Moğol saldırılarına karşı yaptıkları vatan savunmaları ile tanındığını ifade eden Prof. Gökbel, Ahi Evran’ın 93 yaşında, Kırşehir’de Moğollara karşı çıkan bir isyanda şehit olduğuna da vurgu yaptı.

 

Panelde Hacı Bektaş-ı Veli’yi anlatan Prof. Dr. Hamiye Duran, sunumunda Hacı Bektaş-ı Veli’nin ‘aklı önceleyen’ diğer ekoller gibi, İslam dininin yorumunu akla ve ilme bağlı bir biçimde yapmış bir Türk alimi olduğunu söyledi. Hacı Bektaş-ı Veli’nin düşüncelerinden örnekler sunan Duran, aklı öteleyen ve bilimden uzaklaşmış bir din anlayışı yerine, İslam dünyasının özlediği, barış içinde yaşayan ve yeniden bilim ışığında yükselen bir İslam medeniyeti oluşturmanın mümkün olabileceğini ifade etti. Hacı Bektaş-ı Veli’nin inanmayı, çalışmayı, insanı sevmeyi, inanç ve ahlak ilişkisi içinde iyi insan olmayı içinde yaşadığı topluma benimsettiğini söyleyen Duran, fikirleri yüzyıllardan beri çeşitli akımların içinden sıyrılarak günümüze ulaşmış önemli bir şahsiyet olduğunu sözlerine ekledi.

Panelin son konuşmacısı olan Prof. Dr. Abdurrahman Güzel, Ahmet Yesevi ve Şeyh Edebali üzerine yaptığı konuşmasının başında, Türklerin Anadolu’ya geliş tarihinin sanıldığı gibi 1071 olmadığını, milattan 14 bin yıl önce Anadolu’nun dip kültürünü oluşturduklarını ve milattan 13 bin yıl önce de Türkçe konuşup yazıyı bulduklarını söyleyen Güzel, Türklerin bu dönemde de tek tanrılı dine sahip olduklarını, bu konuda yapılan son araştırmaların özellikle Göbekli Tepe’de kendini gösterdiğini ifade etti. Ahmet Yesevi’nin bir sahabeden tek farkının peygamberin dönemde yaşamamış olması olduğunu söyleyen Güzel, Yesevi’nin, Hz. Muhammed’in vefat ettiği yaş olan 63 yaşında çilehaneye girdiğini ve 125 yaşına kadar burada kalarak Mansur Ata, Sait Ata, Süleyman Hâkim Ata, Muhammed Zerruki ve Hacı Bektaş’ı Veli’nin hocası olan Lokman Perende gibi çok önemli alimleri yetiştirdiğini ifade etti. Şeyh Edebali hakkında ‘O bizim her şeyimiz’ diyen Güzel, Edebali’nin dini, fikri ve bilimsel yönlerini dinleyicilerle paylaştı. Şeyh Edebali’nin felsefesini 6 ana konuya bölen Güzel; ilim, sabır, sevgi/merhamet, kendini bilme, mücadele etme ve edep sahibi olmak üzerine sözlerinden örnekler verdi.

 

Özellikle bir sözünün kendisini derinden etkilediğini ifade eden Güzel, Edebali’nin Osmangazi’ye söylediği; “İnsan vardır, şafak vaktinde doğar, akşam ezanında ölürler! Avun oğul avun, güçlüsün, kuvvetlisin, akıllısın kelamlısın. Ama; Bunları nerede, nasıl kullanacağını bilmezsen, öfken ve nefsin bir olup aklını yener! Sabah rüzgarında savrulur gidersin. Daima sabırlı, sebatlı ve iradene sahip olasın. Dünya senin gözlerinin gördüğü gibi büyük değildir. Bütün fethedilmeyen gizemler, bilinmeyenler, görülmeyenler ancak senin erdeminle gün ışığına çıkacaktır. Ananı, atanı say, bereket büyüklerle beraberdir! Bu dünya, inancını kaybedersen yeşilken çorak olur, çöllere dönersin. Açık sözlü ol. Her sözü üstüne alma! Gördün, söyleme! Bildin, bilme! Sevdiğin yere sık gidip gelme, kalkar itibarın, muhabbet olmaz. Ve üç kişiye acı: Cahiller arasındaki alime, zenginken fakir düşene, hatırlı iken itibarını kaybedene! Unutma ki yüksekte yer tutanlar, aşağıdakiler kadar emniyette değildir!

 

Haklı olduğun mücadelede kavgadan korkma! Bilesin ki: atın iyisine doru, yiğidin iyisine deli derler!”sözünü salonu dolduran dinleyicilerle paylaştı. Prof. Dr. Abdurrahman Güzel konuşmasını; “Osmanlı Devleti’nin temelini Şeyh Edebali atar, ustabaşılığını Hacı Bektaş yapar, taşlarını Yunus çeker, Mevlana onun iç mimarisini yapar, Ahi Evran ise binanın zarar görmemesi için paratonerini hazırlar, harcını da Nasreddin Hoca karar.” sözleriyle sonlandırdı.

 

Esenler Belediyesi ‘2019 Şeyh Edebali Kültür Sanat Sezonu’ etkinlikleri kapsamında, 17 Nisan 2019 Çarşamba günü, Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi’nin ev sahipliğinde gerçekleştirilen panelin sonunda, BŞEÜ Rektörü Prof. Dr. İbrahim Taş tarafından konuşmacılara üniversite anı tabağı ve Esenler Belediyesi tarafından Fuzuli’nin ÂB-RÛ’larda Su Kasidesi kitabı hediye edildi.

Orta Asya’dan Günümüze Türk Erenleri
Masal Organizasyon

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bizi Takip Edin