5 Aralık ve Türkiye’de Kadın

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

5 Aralık 1920, İstanbul Hükümeti’nin Ankara Hükümeti ile gerçekleştirmiş olduğu ilk resmi görüşme. Nerede? Bilecik’te. İşte ben bugün bunun üzerine bir şeyler yazacaktım, bunu planlıyordum…

Şule Çet İçin Adalet diye 1,5 yıl boyunca mücadele edildi. Tam bir buçuk yıl, her türlü aşağılama, çirkin leke, yıpratma ve tabi ki karartma çabalarına rağmen yılmadan verilen mücadelenin ardından 4 Aralık 2019’da çıktı dosya karara. Ben hükmü radyodan dinledim. Nefesim kesildi gerekçe ve hüküm kısmını dinlerken. Ne olur güzel bir haber gelsin diye bekledim. Ve oldu, faillere gereken ceza verildi! İçimde katledilen bir genç kızın acısı ve rahat uyuması için verilen mücadelenin buruk sevinciyle daha fazla bilgi almak için internete girdiğimde karşıma Şule ÇET’ten sonra çıkan ilk isim Ceren ÖZDEMİR oldu!

Ben bugün 5 Aralık hakkında bir şeyler yazmayı planlıyordum, ben bugün uzun zamandır beklenen karın toprağa düşmesine seviniyordum, ben bugün Şule için sevinmek istiyordum, olmadı!

Ceren ÖZDEMİR evine gitmek istiyordu, gidemedi.
Şule ÇET hayallerinin peşinden koşmak istiyordu, koşamadı.
Emine BULUT, ölmek istemiyordu, öldü.
Ayşe Tuba ARSLAN mutlu bir hayat istiyordu, kuramadı.
Özgecan ASLAN, mezun olmak istiyordu, olamadı.

Bu ülkede yüzlerce, binlerce kadın yapmak istediğini yapamadı, olmak istediğini olamadı.

Ceren ÖZDEMİR, 20 yaşında evine girmek üzereyken hemen evinin önünde katili tarafından öldürülüyor. Ceren’in eve gelmesini bekleyen ailesi çığlıklarını duyuyor, katilini görüyor.

Ceren evine yürürken takip edildiğini fark ediyor, yoldaki camın yansımasından bir anlık kontrol ediyor “takip mi ediliyorum” diye. Bu hissi yaşamayan, anlamayan kadın yoktur. “Takip mi ediliyorum!” Türkiye’nin en küçük şehrinden en büyük şehrine kadar yıllarca, hepimize yaşattılar bu lanet duyguyu. Öylece yolda yürürken takip edilmek, sözlü tacize uğramak, saldırıya uğramak ve öldürülmek hepimizin kaderi hepimizin korkusu.

Katiller, tacizciler, tecavüzcüler dışarda. Onlar sosyal medyada, onlar sokakta! Onlar bir an bile tereddüt etmeden suçu ve suçluyu övüyor, onlar suça gerekçe yaratıyor.

O saatte dışarıda olmamalı mıydı?
O kıyafeti giymemeli miydi?
O okulda okumamalı mıydı?
O çocuğu sevmemeli miydi?
Eğlenmemeli miydi?
Evlenmemeli miydi?
Boşanmamalı mıydı?                                            
Sevmemeli miydi?

KADIN ÖLDÜRÜLMEMEK İÇİN NE YAPMALIYDI?

Yazın katılmış olduğum bir müzik festivalinde, Şebnem Ferah sahnede kadınlara dair birkaç güzel, güçlü laf etti. Konser alanındaki erkeklerin hepsi bütün gücüyle alkışladı, destek verdi. Söylenen sözleri desteklediklerini göstermek için birbirleriyle yarıştılar, o kadar yarıştılar ki bir noktadan sonra etrafımdaki herkesten nefret ettim. Yanımdakilere “sanki hiçbiri hiçbir kadına şiddet uygulamamış gibi alkışlıyorlar” dedim. Ertesi gün aynı konser alanında bir genç kız, kendisine sarkıntılık eden erkekle tartışmak zorunda kaldı. Hemen birkaç sıra önümüzde eğlenirken bir anda eğlenmeyi bıraktı ve tartışmaya başladı, etraf öylece açıldı… Ve eğlenmek için gittiği konser onda kötü bir anı olarak kaldı.

Tacizciler, tecavüzcüler, katiller ve suçu övenler… Her yerdeler.

Kadınlar Türkiye’de 5 Aralık 1934’te, dünyanın birçok ülkesindeki kadınlardan önce, Seçme ve Seçilme hakkını aldı ama Kadınlar Türkiye’de 5 Aralık 2019’da yolda güvenle yürüyemiyor. Bu ayıp hepimizin, bu ayıp hepinizin, bu ayıp hukukun, bu ayıp ahlakın, bu ayıp eğitimin!

 

 

05.12.2019
Av. Merve EREN

5 Aralık ve Türkiye’de Kadın
Masal Organizasyon

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bizi Takip Edin