Eğitimde vaatleri somutlaştırma, uygulamaya yönelik adımlar atma vaktidir

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Çocuklarımızı geleceğe hazırlama idealiyle büyük bir fedakârlık gösteren eğitim çalışanlarımızın emekleriyle 2018-2019 eğitim-öğretim yılı birinci kanaat döneminin sonuna geldik. Eğitim sistemimizin daha verimli, çocuklarımızın alacağı eğitimin daha nitelikli olabilmesi için bazı sorunları ve çözüm önerilerimizi dün olduğu gibi bugün de ilgililerle ve kamuoyuyla paylaşmak istiyoruz.

Millî Eğitim Bakanlığı’nın ilan ettiği 2023 Eğitim Vizyonu, kamuoyunda olumlu tepkiler almış, geleceğe dair bir umut aşılamıştır. Bizim de sürekli dile getirdiğimiz, çözüm önerileri teklif ettiğimiz birçok sorunun başlığa dönüşerek Vizyon Belgesi’nde yer alması önemli bir başlangıç olmuştur. Ancak, ümit ve beklenti oluşturan bu başlıklarla ilgili adımların gecikmesi tüm eğitimcilerde tedirginlik oluşturmaya başlamış, kamuoyunun
beklentisini daha da artırmıştır. Bilecik özelinde konuyla ilgili yapılan toplantı ve çalıştaylarda ortaya çıkan durumun veriye dayalı, sistematik bir şekilde ortaya konulmasını, kamuoyuyla paylaşılmasını bekliyoruz. Eğitimin en önemli paydaşlarından birisi olarak 2023 Eğitim Vizyonu’nun şehrimize izdüşümünün nasıl olacağının takipçisi
olacağız…

 

İlimiz Eğitim Öğretimine dair tespit ettiğimiz sorunlardan;
Gerek sosyal gerekse ekonomik olarak en mahrum ve de merkeze en uzak ilçelerimiz olan İnhisar ve Yenipazar ilçelerimizde iki temel sıkıntı göze çarpmaktadır. Milletvekilimiz Sayın Selim Yağcı beylerinde takdirine sunduğumuz bu sorunların başında bu ilçelerimizin yönetici sorunu gelmektedir. Her iki ilçeye de kadrolu olarak
atanan İlçe Milli Eğitim Müdürleri Merkez ve Bozüyük te görevlendirme çalışmaktadırlar. Bu durum hem öğretmenlerin hem de diğer personelin motivasyonunu bozmaktadır. Her ne kadar yerlerine bakan personel fedakarca görev yapmakta ise de asli kadroyu işgal edenlerin özlük hakkını kullandığı ama görece daha ‘rahat’ yerlerde görev yaparken vekaleten işgörenlerin ilçelerimize has sıkıntılarla boğuşmaları kanaatimizce adil bir durum değildir. İki ilçemizin de diğer bir ortak sorunu kalıcı öğretmen istihdamında yaşanan zorluklardır. Bu ilçelerimiz her ne kadar zorunlu hizmet kapsamında olsa da sürekliliği olan öğretmen temininde sıkıntı yaşanmaktadır.
Eğitimin bir süreç işi olduğu gerçeği göz önüne alındığında ilk atama öğretmenlerin bu ilçelerimize atanması sorunun çözümüne katkı sunacaktır. Aynı zamanda bu ilçelerimize Yardımcı Hizmetler personeli ve memur desteği de sağlanmalıdır. Bu sorunların çözülmesi hususunda başta Sayın Vekilimiz olmak üzere İlçe Kaymakamlarımıza ve diğer yetkililere güveniyoruz.

 

Eğitim Öğretim de iki temel unsur Bina/Donatım ve Eğitimci/Öğretmen planlamasıdır. Bina donatım konusunda bazı ilçelerimizde atıl/yanlış yatırımlar göze çarparken özellikle merkez ilçede yeterli planlamanın yapılmadığı görülmektedir. Temel eğitim kurumlarımızın (ilkokul/ortaokul) kapasitelerinin üzerine çıkma durumları söz
konusu iken gerek arsa temini gerekse amaca hizmet eder tarzda planlamanın yapılamaması yakın zamanda ciddi sorunlara neden olacaktır. Bu sonuçların en yakın karşılığı Milli Eğitim Bakanlığımızın tekli öğretime geçiş vizyonunun aksine merkez ilçemizde yakın zaman da bir çok okulun ikili eğitime geçmek zorunda kalması
olacaktır.

 

Tüm okullarımızda görev yapan Öğretmenlerimiz kıymetli ve işinde uzmandır. Okullarımız ve öğretmenlerimiz arasında nitelik ayrımı yapmak sağlıklı değildir. Nicelik olarak Öğretmen ihtiyacımız görece yüksek olmamasına rağmen, mevcut potansiyeli ilimiz eğitimi adına en verimli kullanma adına Öğretmen ve diğer eğitim çalışanlarının hayat standartlarını arttıracak, özellikle belde ve köy okullarımızda çalışan personelin imkanlarını arttıracak, tüm eğitim çalışanlarının mesleki motivasyonlarını yükseltecek, rekabet ortamını sağlayarak başarıyı arttıracak tedbirler
alınmalıdır. Bu tespitlerimizin çözümü noktasında yetkililere her türlü katkıyı sunmaya hazır olduğumuzu ifade ediyoruz.

 

Ülke genelini ilgilendiren konulardan;
Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun çıkarılması için somut çalışmaların başlatılması, alan değişikliği taleplerinin karşılanması, görevde yükselme sınavlarının gerçekleştirilmesi gibi adımlar, bizim de talep ettiğimiz ve gerçekleşmesini beklediğimiz olumlu gelişmelerdir. Ancak, 3600 ek gösterge vaadinin bir türlü yerine getirilememesi, sözleşmeli öğretmenlik uygulamasının doğurduğu olumsuz sonuçlar, yer değişikliği sürecinde karşılanmayan talepler, eğitim çalışanlarına yönelik giderek artan şiddete karşı etkin ve caydırıcı bir düzenlemenin
hayata geçirilememesi gibi konular ve sıkıntılar eğitim-öğretim yılının ilk dönemine damga vurmuştur.

 

Öğretmen açığı, erkek kamu görevlilerine dayatılan darbe ürünü kılık ve kıyafet yönetmeliği, ek ders esaslarındaki eşitsizlik, ders ücretlerindeki adaletsizlik, okulların bütçe sorunu, eğitimin denetim ve rehberlik ayağının ihmal edilmesi gibi birçok konuda beklentileri karşılayan adımlar hâlâ atılmış değildir. Beklentileri karşılayacak somut adımların atılması, sorunları çözmeye yönelik cesur kararların alınması, nitelikli bir eğitim ve daha iyi bir
gelecek için olmazsa olmazdır..

 

İnsanı merkeze alan, öğretmeni eğitimin temel unsuru bilen, ona bilgi, donanım, formasyon ve haklar bakımından imkân ve itibar kazandıran yapısal düzenlemelerin hayata geçirilmesiyle daha verimli sonuçlar elde edeceğimiz bir sistemin işleyişi için aşağıdaki başlıklara ilişkin adım atılmasını istiyoruz.

 

3600 ek gösterge konusundaki siyasi irade artık karara dönüştürülmeli, Eğitim çalışanlarına verilen vaadi yerine getirecek, kamu personel sisteminde ülkesine ve milletine hizmet eden diğer unvanlardaki kamu görevlilerinin de ek gösterge beklentilerini karşılayacak, ek gösterge kaynaklı mağduriyetleri giderecek, çalışma barışını ve iş huzurunu
sağlayacak şekilde bütün kamu görevlilerini kapsayacak bir ek gösterge çalışması yapılmasını istiyor ve bekliyoruz.

 

Sözleşmeli öğretmenliğe son verilmeli, kadrolu istihdam tek ve esas istihdam modeli olmalıdır. Sözleşmeli öğretmenlik, kabul edilmiş hatanın tekrarı, geçmiş sıkıntıları unutmanın, aynı kısır döngüyü yeniden kurup birçok değeri heba etmenin, öğretmenlerin işi ile eşi arasında tercihe zorlanmasının, haklı taleplere, geçerli mazeretlere duyarsız kalmanın adına dönüşmüştür. Öğretmenliğin-öğretmenlerin itibarını zedeleyen sözleşmeli öğretmenliğe
derhal son verilmelidir Mülakatla atama yöntemine son verilmelidir.

 

Sözleşmeli öğretmenlik süreçleri ve sonuçları itibariyle sorunlu bir istihdam türü iken, bir de bu sürecin mülakat yoluyla sürdürülmesi, kamu vicdanını yaralamakta ve adalet duygusunun zedelenmesine neden olmaktadır. Bu nedenle, atamalar KPSS puan üstünlüğüne dayalı olarak yapılmalıdır.

 

Eğitimcilere yönelik şiddete karşı caydırıcı düzenleme zorunluluk hâline gelmiştir Eğitim çalışanlarına karşı şiddet, okullarımızda yaygın bir sorun hâline gelmiştir.Eğitimciler, kendi kurumlarında öğrencilerinin gözü önünde kendilerine yönelik saldırılara karşı savunmasızdır. Eğitim çalışanlarına yönelik şiddete karşı caydırıcı nitelikte bir kanuni düzenleme elzemdir. Millî Eğitim Bakanlığı, çıkması için imza kampanyası başlattığımız düzenlemeyi gündemine almalıdır.

 

Memur ve hizmetli çalışanların mali ve sosyal hakları iyileştirilmelidir. Eğitim-öğretim faaliyetinin verimli ve nitelikli bir şekilde sürdürülmesinde emekleri ve hakları inkâr edilemeyecek şef, memur, hizmetli ve diğer kadrolarda görev yapan eğitim çalışanlarının özlük haklarının yetersizliği göz önüne alınmalı, daha verimli bir kamu hizmeti için özlük haklarında mutlaka iyileştirme yapılmalıdır. Bu bağlamda, hazırlık ödeneği, Millî
Eğitim Bakanlığı’nın merkez ve taşra teşkilatı kadrolarında görevli tüm hizmet sınıflarındaki eğitim çalışanlarına da ödenmelidir.

 

Okul esaslı bütçe geciktirilmeden hayata geçirilmelidir Eğitim kurumlarımızın sabit giderleri için kamu kaynakları ve bu kaynakları harekete geçirme mekanizmaları yetersiz kaldığı için okul yönetimleri okul-aile birlikleri yoluyla
velilerden gelir sağlama yoluna gitmek zorunda kalmaktadır. Yöneticilerimizin asli işlerine yoğunlaşabilmeleri, eğitimcilerimizin velilerle karşı karşıya gelmelerinin önüne geçilebilmesi için okul bazlı ödenek tahsisi yapılmalıdır.
Erkek kamu görevlilerine kılık ve kıyafet dayatılmamalı, darbe ürünü yönetmelik kaldırılmalıdır.

 

Temel bir insan hakkının ikamesi, kişisel özgürlüğün belirgin bir nişanesi olarak gördüğümüz kılık ve kıyafet özgürlüğü hakkının da alınabilmesi için başlattığımız sivil itaatsizlik eylemi, kamu görevlileri kılık ve kıyafet özgürlüğüne kavuşuncaya kadar devam edecektir.

 

Bu duygu ve düşüncelerle 2018-2019 Öğretim döneminin ilk döneminin sonunda öğretmen ve öğrencilerimize iyi tatiller diliyorum.

 

Ahmet SELÖZ
Eğitim-Bir-Sen
Bilecik Şube Başkanı

Eğitimde vaatleri somutlaştırma, uygulamaya yönelik adımlar atma vaktidir
Masal Organizasyon

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bizi Takip Edin