HİRA’NIN ÇOCUKLARINA MEKTUP

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Yine bir seçim yine bir tartışma…!
Yeni bir demokrasi şöleni ve karşısında değişmeyen zihniyet…!
Acı ve ne yazık ki gerçek…!

 

Malumunuz 31 Mart Pazar günü yerel yönetimlerimizi beş yıllığına emanet edeceğimiz yöneticileri belirlemek için sandığa gideceğiz. Beş yıllık süre her ne kadar bir şehrin imâr ve inşâası için kısa bir zaman olsa da şehrin târûmâr ve imhâsı için yeterli bir süredir. Merhum Mehmet Akif;

 

” Sade sen gösteriver işte budur kubbe diye İki ırgatla iner şimdi Süleymaniye Ama gel kaldıralım dendi mi?

 

O zaman bir Süleyman lazım bir de Sinan. ” veciz ifadesiyle “yapmanın zor yıkmanın çok kolay” olduğunu anlatır bize.

 

Daha önce yaşadığım Manisa ve Afyonkarahisar vilayetlerinin nasıl ihyâ edildiklerine bizzat şahitlik ettim. Ve buna mukâbil güzel İzmir’in nasıl tarumâr edildiğine de… Bilecik ve Bozüyük’ün inşâasını da gördüm, şirin Gölpazarı’nın ihmâlini de… Bu tecrübeler Akif’in ne denli haklı olduğunun ispatıdır benim için.

 

Öyle zannediyorum ki yerel yönetim kadrolarının önemini tekrâren ifade etmek yerinde olacaktır, ancak yerel yönetim kadroları kadar siyasi partilerin ve genel başkanlarının anlayış ve tecrübeleri de göz ardı edilemeyecek bir meseledir. Bu husus dikkate alındığında şu gerçekler ortaya çıkıyor:

 

Bir tarafta siyasetin bütün kademelerinde yer almış; gençlik kolları başkanlığı, ilçe başkanlığı, il başkanlığı, ilçe belediye başkanlığı, il belediye başkanlığı, başbakanlık yapmış ve hâlihazırda doğrudan halkın oyuyla seçilmiş Türkiye’nin ilk Reis-i Cumhuru olan bir lider… Diğer taraftan SSK yöneticiliğinden emekli olduktan sonra İstanbul “Kagıthane’yi” “Kağıttepe” zanneden ve tanımadığı şehre belediye başkan adayı olarak gösterilen fakat kazanamayan; en önemlisi de yola çıktığı Atatürkçü kimliğe sahip dostlarını yarı yolda bırakıp dağdan düze inenlerle yola devam eden bir genel başkan…

 

” Yâ bu yerel seçim; ne alakası var genel başkanlarla, bu İstanbul’da Binali Yıldırım ile İmamoğlu’nun; Ankara’da Mehmet Özhaseki ile Yavaş’ın; Bilecik’te Nihat Can ile Semih Bey’in; Gölpazarı’nda Hayri Süer ile Kazıcı’nın; Söğüt’te İsmet Sever ile Aydoğdu’nun seçimi değil mi?” diyeceğinizi tahmin ediyorum.

 

-Hayır Efendim, Hayır..!
Bu sadece şahısların seçimi değil! Bu seçim benim nazarımda, Yeni Zelenda’da “Hazır eline silah almışken Türkiye’yedeki camileri de temizle.” diye methiye düzen hainlerin olduğunu öğrendiğim gün genel seçim niteliğine bürünmüştür. Bu da yetmiyormuş gibi bir siyasi parti liderinin söz konusu katliamı ” İslam dünyasından kaynaklanan terör bütün dünyada farklı yorumlamalara yol açtı.” şeklinde tarif etttiği an itibariyle hilal ile hacın savaşı olmuştur. Ayrıca adına millet dedikleri ittifak üyelerinin millete rağmen bu ifadelere sessiz kaldığı gün, asıl meselenin Hira Dağı ile Olimpos çocukları olduğu ve bu seçimin yalnızca bir yerel seçim olmadığına, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bekâ mücadelesine olduğuna kanaat ettim.

 

İşin aslı; 24 Haziran’da halkın büyük çoğunluğu tarafından desteklenerek getirilen Başkanlık Sistemini, ortadan kaldırma ve koalisyon kaosuna geri dönme gayretidir. Bu yalnızca benim düşüncem değil üstelik…

 

HATIRLAYIN…!
Yıllarca kendisini Menderes’in yol arkadaşı olarak tanıtan Cin-doruk: “31 Mart Seçimi Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminden intikam alma günüdür.” demedi mi? HDPli Pervin Buldan: “AKP’nin karşısında olan adayların güçlü olmasını istiyoruz.” dedikten sonra HDP birçok ilde aday çıkarmama kararı almadı mı? Tıpkı 24 Haziran gibi… Zihniyet aynı zihniyet değil mi? Ezandan rahatsızlık duyan, imamla dalga gecen, başörtüsünü aşağılayan insanlar, hâlâ bu coğrafyada yaşamıyor mu?

 

Peki gelelim bize…
15 Temmuz’da söz konusu vatandı şimdi ne oldu da belediye başkan adaylarından sitem eder olduk? Ülkemizde ne değişti ki hazırlanan listelere kızıp da kararsız kaldık, 15 Temmuz’da eğilmeyen lidere diz çöktürme, ders verme gayretine girdik? Şimdi söz konusu vatan değil mi? Şeytan içeriden mi gelmişti yoksa dışarıdan mı? Aslına bakarsanız Şeytanın nereden geldiği değil; taşıdığı vesveseye bir kulağın içeride daima hazır olması değil miydi önemli olan ?

 

Ben seçime artık şahıslar üzerinden bakmıyorum. Şahsi kanaatim odur ki:

Benim için;
81 ilin belediye başkan adayı Erdoğan…
921 ilçenin belediye başkan adayı Erdoğan…
397 beldenin belediye başkan adayı Recep Tayyip Erdoğan’dır.

 

Ve “minaresiz Ayasofya” düşleri kuranlara karşı her ne olursa olsun benim desteğim “Zilleti cumhûra millet diye yutturmak isteyenlere değil; cumhûru zilletten kurtarmak isteyen ‘MİLLETİN ADAMI’nadır.

 

HİRA’NIN ÇOCUKLARINA MEKTUP
Masal Organizasyon

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

2 Yorum

  1. Son zamanlarda okuduğum en iyi özetleyici yazı olmuş. Hislerimize tercüman olmuş. Yazanın kalemine sağlık

    Cevapla
  2. Eyvallah.
    Güzel yazı…
    Hakikata parmak bastınız.
    Hak ile batıl hep var ve mucadele içinde…

    Cevapla
Bizi Takip Edin